İDF 2013’ün en çok ilgi toplayan etkinliklerinden biri de Avrupa Tasarım Enstitürsü (IED) ve Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) işbirliği ile organize edilen “Made in Turkey & Made in Italy, Pazarda Sinerji İmkânları; Deri+Yaratıcılık=Lüks” başlıklı panel oldu.
Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton'un moderatörlüğündeki panelde Avrupa Tasarım Enstitüsü (IED) Genel Direktörü Alessandro Colombo, “Moda Eğitimi ve Made in Italy”, Vogue Uomo / İtalya Genel Yayın Yönetmeni Gianluca Cantaro, “Deri ve Stil: Karşılıklı Etkileşimler, Trendler ve Yenilikler”, Kreatif Danışman ve Moda Editörü Ece Sükan, “Deri Modası ve Yaratıcılık”, Tasarımcı Troy Nachtigall, “Yüksek Zanaatkarlık ve İleri Teknoloji”, Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Başkanı Erdal Matraş, “Deri Sektöründe Markalaşma”, Braccialini Group İhracat Direktörü Roberto Guelfi, “Özgünlük ve Eşsizlik, Moda Aksesuarlarında İtalyan Rönesansı” ve The Bridge Genel Direktörü Mattia Porciatti, “Bir Markayı Yaratmak” üzerine konuşma yaptılar. Genel olarak Tasarım, Yaratıcılık ve Markalaşma kavramlarının altının çizildiği panel gerek sektör temsilcileri gerekse öğrencilerin büyük ilgisini topladı.
Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton: “Deri ihracat işinden para kazanmıştım.”
“Made in Turkey&Made in Italy, Pazarda Sinerji İmkânları; Deri+Yaratıcılık=Lüks” başlıklı panelin moderatörü Leyla Alaton, derinin kendi yaşamında çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. “Faksın henüz yeni yeni kullanılmaya başlanıldığı, internetin yaşamımızda yer almadığı 1984 yılında ABD’ye giderken beraberimde götürdüğüm deri kemerleri pazarlamak için, telefon rehberlerinin sarı sayfalarından ithalatçı firmaları bularak tek tek kapılarını çaldım” diyerek ihracata başlama serüveninin özetini aktardı, “hemen 2 yıl sonrasında, 1986’da 2 milyon dolarlık kemer sattım” dedi.
Türkiye’nin gurur kaynaklarından birisinin deri materyali olduğunu vurgulayan Leyla Alaton, panelin konusunu belirterek, panelistlere, “Türk deri sektörü niye burada? İtalyan deri sektörü ile kıyaslandığında nelerimiz eksik? Daha neler yapmalıyız?” sorularını yöneltti.
TDSD Başkanı Erdal Matraş: “Kapalıçarşı’da konuşlandığımız için şanslı bir sektörüz.”
TDSD Başkanı Erdal Matraş ise konuşmasında, Türkiye’de 500 yıldır dericiliğin meslek olarak yapıldığını söyledi, “Markalaşma adına yanlışlıklar var. 1984 milâttır. Rusya, 1986’da dağılınca herkes Rusya’ya gitti. Deri sektörü böylelikle sıcak, fazla hareketli bir pazarın etkisi altında kaldı. Düşük marjlarla satış ileride sorun olarak karşımıza çıktı” dedi, şöyle konuştu:
“Bir kısım firmalar da Rusya’yı görmeyip ürünlerini Japonya, İtalya, Fransa, Almanya’da sattı. Böylelikle Türkiye olarak markalaşma adına doğru yola koyuldular. Aslında biz Kapalıçarşı’da konuşlandığımız için şanslı sektörüz. Kapalıçarşı bizim sermayemizdir. Halı ve kilim, kuyum ve deri Türkiye’nin marka ürünleridir. Türkiye’de bu üç sektör kendi kendisini markalaştırmıştır. Kapalıçarşı dünyanın ilk organize kapalı mağazasıdır çünkü.”
Türkiye’nin bugün dünya ölçeğinde büyük deri firmalarının üretim merkezi olduğunu belirten Erdal Matraş, buradan hareketle Türk derisinin dünya ticaret markası haline gelebileceğini sözlerine ekledi.
Kreatif Danışman- Moda Editörü Ece Sükan: “Tasarım ve vizyon anlamında kişiye yatırım yapma geleneğimiz yok.”
Panelistlerden Kreatif Danışman ve Moda Editörü Ece Sükan ise ülkemizde boş nokta atışı yapma alışkanlığı olduğunu söyledi, “Tasarım ve vizyon anlamında kişiye yatırım yapma geleneğimizin bulunmadığını” belirtti. Çağı yakalatacak donanımlarla yürünmesinin baş koşul olduğunu vurgulayan Ece Sükan, “Reklamlara değer verildiği kadar üretenlere değer verilmeli” diyerek eleştirisini aktardı. Genel vizyona dayalı olarak istikrarlı düşünmek gereğinin altını çizen Ece Sükan, “Danışmanlık ücretleri insanlara zul geliyor” diyerek eleştirisini sürdürdü. Bugün her şeyin çok değiştiğini sözlerine ekleyen Ece Sükan, tasarım ve koleksiyon danışmanlığının dünya çapında geçerli olduğunu, güncel bilgiyi elde etme açısından önem taşıdığının aktardı, “Böyle düşünenler moda yaratıcılarına iyi yatırım yapıyorlar. Çağı yakaladılar. Basit gözüken nokta atışlarıyla hedefe gittiler” dedi. Yeni lüks, yeni kadın kavramının öne çıkartılması gerektiğini söyleyen Ece Sükan, “Kaliteden hiç şüphe yok. Önde gelen sorun markalaşma. Uzun verimli yatırımlardan kaçınılıyor. Ünlü olduğum için değil sahip olduğum know-how için bana bedel ödenmeli. Doğru tasarımcılar seçilmeli. Popüler olanla genç tasarımcı dengesi kurulmalı” şeklinde konuştu.
Avrupa Tasarım Enstitüsü (IED) Genel Direktörü Alessandro Colombo: “Okulumuzda 1966’dan bu yana tasarım üzerine çalışıyoruz”
Türkiye’ye, dolayısıyla İstanbul’a bu panel nedeniyle ilk kez geldiğini açıklayan Avrupa Tasarım Enstitüsü (IED) Genel Direktörü Alessandro Colombo, “Öğrenciler geleceğe yatırımdır. Okulumuzda 1966’dan itibaren tasarım çalışıyoruz. İtalya dışında Uzak Doğu ve İspanya’da kampusumuz var” dedi. Avrupa Tasarım Enstitüsü (IED) Genel Direktörü Alessandro Colombo, konuşmasında, Made in Italy gerçeğinin ardında yatan nedenlerin başında şirketlerle olan güçlü bir ağ yapısına sahip olmalarının geldiğini aktardı, “Öncelikle eğitim son derece önemli. Çalışmalarımızda kültürleri ilintilendirme konusunda yoğunlaşmış bulunuyoruz. Her gün şirketleri ziyaret ediyor, geri bildirimleri alıyorum. Hata yapmaya da önem veriyoruz. Şu bir gerçek ki, piyasa hızlı büyüyor ve dünyaya yayılıyor. Bizim görevimiz bu gerçekten hareketle bir adım daha üste çıkmaktır. Sosyal medyada sürekli yer alıyoruz. Bunun dışında ürün, tüketici, yeni teknolojiler, moda nedir, nasıl gelişme gösteriyor tüm bunların takipçisiyiz. Şirketlerin yenilikleri görmeye gereksinmeleri var. Bizim görevimiz de işte tam burada başlıyor.
Türkiye’ye bakınca şunu gördüm: Yüksek enerji ve en iyisini yapma iradesi. Türkiye’deki tanıdığım öğrencilerde bunu gördüm. Stratejik konumunuz da büyük avantajınız. İtalya ile doğu arasındasınız. Birbirimize çok benziyoruz. Ama öncelikle çok çalışmanız gerekiyor.”
Tasarımcı Troy Nachtigall: “3’er yıllık hedeflerimiz var”
Tasarımcı Troy Nachtigall da konuşmasında, “Nereye gidiyoruz? Şirketler ne yapmalı?” sorularının ana sorular olduğunu söyledi, “Üçer yıllık hedeflerimiz var. Bu soruların yanıtlarına bu üçer yıllık sürelerden bakıyoruz”, dedi. Moda satmanın bir iş olduğunu konuşmasında kaydeden Troy Nachtigall, “İnsanlarla nasıl iletişim kuracağımızı her defasında yeniden öğrenmemiz gerekiyor” dedi. Perakende pazarının sürekli değişkenlik gösterdiğini kaydeden Troy Nachtigall, “Bizler de güncel kalmak zorundayız” şeklinde konuştu. Sosyal medyanın yeni medya olduğunu vurgulayan Troy Nachtigall, mağaza içi etkinliklerin, inovasyonun, hızlı iletişimin önemli olduğunun altını çizdi, “Biz, öğrenenlere bunu öğretiyoruz” dedi. Teknoloji ile ürün arasında bağlantı kurmanın da son derece önemli olduğunu aktaran Troy Nachtigall, tüketim eğilimlerini teknolojiyi kullanarak belirlediklerini aktardı, lazer işlemeciliğini deride kullandıklarını belirtti, “Lazeri, güzel ayrıntı elde etmede kullanıyoruz” dedi. İngiltere’deki Vindolanda Müzesi gibi müzelerin moda açısından esin kaynağı yerler konumunda olduğunu aktaran Troy Nachtigall, Vindolanda kazıları sonucu markalaşmanın Roma döneminde de olduğunun ortaya çıktığını aktardı, “Markalaşmak için web siteleri yapmalıyız. Buralarda ürünleri daha çok anlatmalıyız. Ürünler hakkında ayrıntılı bilgiler vermeliyiz. Ürünün önü ve arkasındaki hikâyeyi tüketiciye sunmalıyız.” dedi. Yeniliklerin ancak teşvik edildiği zaman ortaya çıkacağını sözlerine ekleyen Troy Nachtigall, “Transparan kürkler klasik derilerin yerini alabilir. Biz tekstil etkileşim araştırma birimimizde bu tür çalışmalar yapıyoruz” dedi.
Vogue Uomo Genel Yayın Yönetmeni Gianluca Cantaro: “Artık sınırlar yok!”
Vogue Uomo Genel Yayın Yönetmeni Gianluca Cantaro, artık sınırların kalktığını, bu yüzden her şeyi Türkiye olarak düşünemeyeceğimizi söyledi. Derinin güçlü bir malzeme olduğunu kaydeden Gianluca Cantaro, “Deri bazen zor olabilir” dedi, “Modada aynı zamanda üretim açısından yerel değerlerin büyük ölçüde önemi var” şeklinde konuştu. Yine Türkiye ölçeğinde yaratıcılık tadının o denli uluslararası olmayabileceğinin altını çizen Gianluca Cantaro, “Yaratıcılığı dünya çapında standartlara çıkartmak gerekiyor” dedi. Türkiye’nin deri geçmişinin farkındalığını sağlamak gerektiğine işaret eden Gianluca Cantaro şunları söyledi: “Bloglarla milyonlarca kişiye ulaşabilirsiniz. Okul, dolayısıyla öğrenim önemli. Fuarda onlarla çalışabilirsiniz. Yurt dışından gençlerle işbirliği yapabilirsiniz. Kiev bir moda merkezi değil ama adı yaratıcılıkta öne çıktı. Bu İstanbul için de yapılabilir. Kiev’deki moda haftası çok yaratıcı. Çılgınlık düzeyinde yaratıcılıklar var. İstanbul Kiev’i örnek almalı. Ünlü tasarımcılarla küçük küçük koleksiyonlar oluşturabilirsiniz.” Gianluca Cantaro sözlerini şöyle tamamladı: “Deri iyi demenin dışında tasarımda da öne çıkmak şart. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir şey olmamalı. DNA’nız güçlü, küreselsiniz, becerilerinizin temelinde kalmamalısınız. Uluslararası olmak için çalışmanız gerek. Moda da estetik de son derece önemli. İklim ve kültürden hareketle farklı ihtiyaçlara yanıt vermek gerekiyor. Türkiye’den İtalya’ya pek çok tasarımcı genç geldiğini de bu arada belirtmeliyim.”
Braccialini Grup İhracat Ditektörü Roberto Guelfi: “Lüks üretimler, en çılgın yaratıcılığı kapsar.”
Braccialini Grup İhracat Direktörü Roberto Guelfi, aile şirketi olarak çalıştıklarının bilgisini verdi, şunları söyledi: “Stilistlerimizin çılgınlıklarını çantalarımıza yansıtıyoruz. Orijinallik, eşsiz olmak üretimdeki ana hedefimiz. İtalyan derisi kullanıyoruz. Sistem anlayışımız içersinde inovasyon her zaman günceldir. Tepede olmanın tek yolu da inovasyon. Böylelikle trendi takip etmenin dışında biraz daha ötesin geçiyoruz. Ürettiğimiz çantalarımızda artistik öğeler öne çıkar. Materyal kalitesi, çalışkanlık, yaratıcılık gerekiyor. Braccialini’nin müşteri profilini, farklı olmak isteyen insanlar, bağımsız ve eşsiz olmak isteyen insanlar oluşturuyor. Sadık müşterilerimiz düzleminde, ne istiyorlar, onu arıyoruz. Lüks üretimler, en çılgın yaratıcılığı kapsar, bu unutulmamalıdır. Biz özellikle genç kızlar için çanta tasarımları yapıyoruz.”
The Bridge Genel Direktörü Mattia Porciatti: “Tasarım bizim için piyasa ile iş arasında çok önemli bir fırsattır. ”
Panelin son konuşmacısı The Bridge Genel Direktörü Mattia Porciatti ise, “Bir Markayı Yaratmak” başlıklı konuşmasında, “Yarattığımız ürünler çok işlevsel ve dayanıklıdır” dedi, tasarımlarına pek çok renk kattıklarını, böylelikle farklı koleksiyonlar oluşturduklarını söyledi, “Tasarım bizim için piyasa ile iş arasında çok önemli bir fırsattır” dedi.
Pazardaki stratejilerinin perakende üzerine olduğunu kaydeden Mattia Porciatti, İtalya’nın dışında Pekin’de mağaza açtıklarının bilgisini verdi, “Açılış için koleksiyon yaptık. Amacımız değişimi yansıtmaktı. Bir tasarımcıyla çalıştık. 1964’te ilk kurulduğumuzda neler yapmıştık ona baktık. Ama geçmişe takılı kalmayıp önümüzü gördük. Onları yeniden yorumladık. Çantalarımıza yeni yorumlar kattık” dedi.